Kamuoyunda 12 yıllık mecburi eğitim süresinin uzun mu olduğu, kısaltılması gerekir mi diye bir tartışma başladı. Bir kısım vatandaş, ülkemizin gelişmesi için eğitim süresinin daha da uzun olması gerektiğini savunuyor. Bir kısım vatandaş da bu sürenin uzun olduğunu, kısaltılması gerektiğini savunuyor.
* * *
Aslında tartışma konusu olan, eğitim süresi değil; mecburi eğitim süresidir. Zoraki yaptırılan eğitim ne o öğrenciye fayda sağlar, ne de diğer öğrencilere. Eğitimi zaaflarımıza kurban etmemeliyiz!..
Mecburi eğitimin uzun olmasını bilinçli olarak savunan bir kesimin asıl amacı, ticari veya ideolojiktir. Eğitimde öğrencinin çok olması, sektörden geçinenlerin iştahlarını kabartmaktadır.
* * *
Öte yandan, toplumu değiştirmek, kendi öz kültüründen, aile ve milli yapısından koparıp istedikleri batı kültür ve ideolojisine sahip başka bir toplum inşa etmek isteyenler için eğitim çok mümbit bir alan.
Devlet, sadece bugünü değil, geleceği de planlamak zorundadır. Hem kaynaklarımızın heder edilmesine izin verilmemelidir hem de milleti millet yapan değerlerin yok edilerek başkalaştırılmaya fırsat verilmemelidir.
* * *
Eğitim en iyi okullarda verilir ama eğitim bir tek okullarda verilmez. Ailede, toplumsal ilişkilerde, sosyal medya ve elektronik iletişim araçlarıyla, görsel ve yazılı basın yayın ile de eğitim verilir.
Devlet, temel eğitimi herkese mecburi olarak vermeli, üst ve ileri eğitimi isteyene, alabilecek kapasitede olana, toplumsal hayatta fayda sağlayacak alanlarda vermelidir.
Sonuç olarak temel eğitim; ilkokul olarak 3+2 şeklinde ve mecburi olmalı, orta, lise, yüksek okul eğitimleri öğrenciler elenerek, seçilerek devlet eliyle, ücretsiz verilmelidir.
* * *
Her kademede, örgün eğitime devam edebilmek için bir başarı taban puanı esas alınmalı, aşağıda kalanlar için ise meslek eğitim programları geliştirilerek, toplumsal hayatın günlük işlerinde kalifiye eleman yetiştirilmeye çalışılmalıdır.
* * *
Eğitimi örgün ve yaygın eğitim olarak ikiye ayırıyoruz.
Yaygın eğitim, ilkokuldan sonra uygulamalı meslek edindirme şeklinde olmalıdır. Böylece, her yaş grubundaki bir – bir buçuk milyon çocuğumuzu okul kapılarında pinekletmeye bırakmamalı, cebir ve matematikte başarılı olamayan çocuğu okul sırasında uyumaktan kurtarmalıyız.
İlkokula bir – bir buçuk milyon olarak giren bir yaş kuşağı, ortaokula bir milyon olarak devam etmeli, liseye yarım milyon olarak devam etmeli, üniversiteye 250 bin öğrenci gitmelidir. Bu ülke için her yıl artacak 250 bin üniversiteli yeter de artar bile.
NOT: Paralı olarak özel okullarda okuyanlara devlet memurluğu verilmemeli, bu okullar eğitime destek amaçlı ayrıca faaliyet gösterebilmeli, sadece eğitim verecek olanlar ise, öğrenme güçlüğü çekenlere yönelik olmalıdır. Bu; eğitimde fırsat eşitliği ve adalet için gereklidir.
