Kadınlarımıza değer mi veriyoruz, yoksa onlara yapılanları görmezden gelip göz mü yumuyoruz?
Kadına yönelik şiddet, dünyanın bir çok yerinde karşımıza çıkıyor; görüyor, izliyor, okuyor, duyuyor ama bu üzücü olayları engelleyemiyoruz ne yazık ki…
Acı bir gerçek var karşımızda. Cinayetler, cinsel saldırılar ve istismar… kadınların her gün karşı karşıya kaldığı korkunç bir tabloyu gözler önüne seriyor. Bu vahşet, “Kadına ne kadar değer veriyoruz?” sorusunu her zamankinden daha güçlü bir şekilde gündeme getiriyor.
Toplumda kadınlara yönelik baskı, şiddet ve eşitsizlik, her geçen gün bir kadının daha hayatını elinden alıyor. Haberlerde her gün bir kadının öldürüldüğünü, cinsel saldırıya uğradığını, hatta kız çocuklarımızın da bu tarz olumsuzluklara maruz kaldığına, şiddet gördüğüne şahit oluyoruz. Bu olaylar, sadece bireysel suçların yanı sıra, aynı zamanda toplumsal bir sorunun yansımasıdır. Peki toplumumuz nereye gidiyor?
Çocukluğumuzda sokaklarda hayat vardı. Sokaklarda güvenle oynayan, rahatça dışarı çıkan o çocukların birbirine olan saygısını, sevgisini yaşadığımız o günler şimdi bizden o kadar uzak oldu ki o günleri özler olduk..
KADINLAR GÜVENDE OLDUĞUNU HİSSETMELİ!
Genel itibariyle şiddet sadece kadınlara değil, sokaklarda hiç tanımadığımız kişilere karşı da olmaya başladı. İnsanların birbirlerine karşı tahammülsüzlükleri ve saldırganlıkları günden güne artıyor. Nereden nereye geldik… Bir sonra ki nesil şu an hem tehdit altında hem de tehdit oluşturmakta!
Şiddet, sadece fiziksel değildir; duygusal, psikolojik ve ekonomik boyutları da olan şiddet, kadınların hayatını derinden etkilemektedir. Bir kadın evde, işyerinde, sokakta güvende olmadığını hissettiğinde, bu güvensizlik onun tüm yaşamını altüst eder. Bu ortama maruz kalan kadın bir anne ise; çocuklarını yetiştirmede yeterince başarılı olamaz, çünkü çocuklarıyla sağlıklı bir ileşim kuramaz.
GÖZ YUMANLAR DA BU SUÇA ORTAK!
“Kadınlarımıza değer veriyoruz!” demek kolaydır. Ancak gerçek değer, sözlerle değil, eylemlerle gösterilir. Birçok toplumda, kadınlar sadece dış görünüşleri ya da toplumsal rollerine göre değerlendirilir. Bu yüzeysel bakış açısı, kadınların insani değerlerini göz ardı eder. Oysa kadına gerçek anlamda değer vermek; onun kim olduğunu, ne hissettiğini ve neyi hak ettiğini anlamaktan geçer.
Peki, kadınlarımızın başına gelen onca şiddete sessiz kalmak ve bu olaylara göz yummak bu suça ortak olmak değil midir sizce?
Yapılan şeyin yanlış olduğunu bildiğimiz halde sesimizi çıkarmamak, eylemsiz kalmak ne kadar doğru?
Toplum olarak bu tür vahşetlere göz yummak, şiddetin devam etmesine zemin hazırlamaz mı?
FARKINDALIK YARATMALIYIZ!..
Şiddetin olduğu her yerde, toplumun her bireyi bir sorumluluk taşır ve herkes tehdit altındadır. Şiddete tanık olan ancak buna müdahale etmeyen her birey, bu suçların devam etmesine de katkıda bulunmuş olur ve yapan kişi kadar da suçludur!..
Kadınlara karşı yapılan bu zulme karşı koymanın ilk adımı farkındalık yaratmaktır.
Bizler bu konuda toplum olarak gerekli adımları atmalı, şiddete karşı bir olmalıyız.
Kadınlarımıza hak ettikleri değeri göstermeliyiz.
Çünkü bizler sadece ‘Kadın’ değiliz; Eş, Anne, Yuva, İnsan, Öğretmen, Öğreticiyiz…
Dünyanın yarısı kadın, yarısı da onların yetiştirdikleridir.
Hepimiz dilimizi annemizden öğrendik. Anne/kadın ailenin temel direğidir, yuvayı yapan ve ayakta tutandır.
Kadının olduğu yerde nezaket, kibarlık, zarafet, incelik ve anlayış vardır. Narin ve zarif; bir o kadar da zorluklar karşısında pes etmeyen, vazgeçmeyen, savaşan bir yapıya sahiptir bizim kadınlarımız.
Bazen güçlü kadın olmak da zordur bu hayatta!.. Çünkü güçlü kadın olmaya mecbur bırakılırız, içinde bulunduğumuz hayat şartlarından dolayı… Aslında kadının; evlatları, eşi ve çevresi tarafından değerinin bilinmesi, yaptıklarının takdir görmesi çok önemlidir bu anlamda… Dolayısıyla; kadınların hakları korunmalı, şiddete karşı sessiz kalınmamalı ve eşit birey olarak görülmelidirler…
Unutmayın ki; kadınlarımıza verdiğimiz değer, geleceğimize verdiğimiz değerdir!..