Tek Sağlık girişimi veya konsepti, halk sağlığının hayvan sağlığı ve çevre ile bağlantılı olduğunu kabul eden dünya çapında bir stratejidir.
Veteriner hekimler, beşeri hekimler, çevre bilimcileri, halk sağlığı profesyonelleri, yaban hayatı uzmanları ve diğer birçok kişi arasındaki disiplinler arası iş birliğini içerir. Bu yaklaşımla halk sağlığı tehditleri daha iyi izlenebilir ve kontrol edilebilir. Ortaya çıkan sinerji, hayvanlar ve insanlar arasındaki organik ilişkiye dair bilgiyi artırır. Tek Sağlık, yeni bir konsept değildir, 1800’lü yıllarda Alman hekim ve patolog Rudolf Virchow’un Tek Tıp teması ile başlamıştır, ancak ortaya çıkan hastalıklar sonucunda 2006’dan beri daha önemli hale gelmiştir.
1960’lara kadar evcil hayvan veya refakatçi hayvan, evde veya evin çevresinde yaşayan, beslenen ve bakılan bir durumda iken, günümüzde insanlar tarafından değerli aile üyeleri olarak görülüyor. (Örneğin Birleşik Krallık’ta evcil hayvan sahibi insan oranı %90’ın üzerindedir.)
Yaşamını evcil hayvanlarla paylaşan insan sayısı birçok sanayileşmiş ülkede hala artıyor, evcil hayvanların 1992’ye kadar kentsel alanlarda yasak olduğu Çin’in büyük şehirlerinde bile bu sayı hızlı bir şekilde arttı. Tüm ABD hanelerinde evcil hayvan sahibi olma oranı 2018’de %57,6’dan %59’a yükseldi. Amerikan haneleri arasında popülerlik açısından köpek baskın olmaya devam ediyor. Ülke çapında hanelerin yaklaşık %38’inde bir köpek var ve evcil köpek nüfusu neredeyse 77 milyona ulaştı, hanelerin %25’inde ise kediler var ve toplam kedi nüfusu 58 milyon.
2018’de tahmini olarak 80 milyon Avrupa hanesi en az bir evcil hayvana sahipti; hanelerin %24’ünde köpek ve %25’inde kedi vardı. Avrupa’da 85 milyon evcil köpek ve 104 milyon evcil kedi bulunmaktadır; Bu, 8 yıl içinde köpeklerde %15’lik bir artış (2010 yılında 74 milyon köpek) ve kedilerde %22’lik bir artış (2010 yılında 85 milyon) anlamına gelmektedir. Bu nedenle Avrupa’da evcil kediler köpeklerden daha popülerdir. Kedilerin daha popüler olmasının bir açıklaması, AB’de tek kişilik hanelerin sayısının 2006 ile 2016 yılları arasında yıllık ortalama %2 artarak %32,5’e çıkması ve iki kişilik hanelerin büyümesinin bu dönemde %1 artarak %31’e ulaşması olabilir. Ayrıca, son yirmi yılda kadın istihdamında oldukça hızlı bir büyümenin sonucu olarak çift gelirli aileler yaygınlaşmıştır.
Hayvanlar insanlarla birlikte yaşadıklarında, onlar da insan etkileşiminden faydalanırlar. Geçtiğimiz on yıllarda hayvan refahı, hayvanların olumlu ve olumsuz duygular deneyimleyebilen duyarlı varlıklar olduğunu kabul edecek şekilde gelişti. İnsan toplumunun hayvanlara ahlaki olarak nasıl baktığı ve davrandığıyla ilgilenen hayvan refahının sosyal ve etik boyutları da giderek daha fazla kabul görüyor. Hollanda’da anayasaya, evcil hayvanların değeri açıkça dahil edilmiş ve bir sonraki mevzuatın temelini oluşturan rehber bir etik ilke olarak kullanılmıştır. Böylece hayvanların acı ve rahatsızlık hissedebilen duyarlı varlıklar olduğu açıkça ortaya konmuştur. Bu nedenle, stresten, acıdan, hastalıktan, açlıktan, susuzluktan uzak tutulmalı ve R. Brambell’in 1965’teki Beş Özgürlüğü olarak bilinen doğal davranışları gösterebilmelidir.
Sanayileşmiş ülkelerde hayvan sahipleri, bu tür koşulları sağlamakla yasal olarak yükümlüdür ve yasayı ihlal ederlerse yargılanırlar. Elbette sahada hayvan istismarı, olumsuz hayvan refahı koşulları ve hayvan hastalıkları vardır. Ancak genel olarak, günümüzde refakatçi hayvanların bakımı yüksek düzeyde yapılmaktadır. Hayvan davranışına ilişkin yeni bakış açıları, genel halk üzerinde etkili olmuştur. Örneğin; tavşan besleyen insanlar, onların sosyal temas ihtiyaçları nedeniyle tek başlarına değil, en azından çiftler halinde tutulmaları gerektiğini bilmektedirler. Evcil hayvanlarla hayatı paylaşmak sevgi, sıcaklık ve arkadaşlık gibi çeşitli nedenleri içerir. Arkadaş hayvanlar önemli bir duygusal değere sahiptir ve insanlarla ek temas kurmayı kolaylaştırırlar. Evcil hayvanlar hayatta bir hedef oluşturur, stresi azaltır ve insanların fiziksel olarak aktif kalmasını sağlar.
Hayatlarını köpeklerle paylaşan insanların yaklaşık %95’i ve kedilerle paylaşanların %93’ü evcil hayvanlarla olmanın onları mutlu ettiğini ifade etti. Çalışmalar, evcil hayvan sahibi olmanın bireylerin ruhsal ve fizyolojik sağlık durumları üzerindeki olumlu etkisi gibi başka faydalarını da göstermektedir. Evcil hayvanlarla beraber olmanın sağlığa yararlarını ele alan araştırmaların çoğu, sıkıntı ve kaygıda azalma, yalnızlık ve depresyonda düşüş ve fiziksel sağlıkta artış göstermektedir. Arkadaş hayvana odaklanarak hayvanlarla etkileşime girmenin insan sağlığına sağladığı olumlu faydalar da “zooeyia” terimiyle açıklanmıştır.
Aslında, hayatlarını bir evcil hayvanla paylaşan insanların %63’ü onları fiziksel olarak daha sağlıklı hale getirdiğini kabul ederken, köpek sahiplerinin buna katılma olasılığı daha yüksektir, bunun nedeni büyük olasılıkla köpek sahiplerinin daha fazla egzersiz yapmasıdır. Ayrıca bu insanların %84’ü bir evcil hayvanla beraber olmanın onları zihinsel olarak daha sağlıklı hale getirdiğini kabul etti. Belirtilen nedenler arasında evcil hayvanlarının yargılayıcı olmayan doğası, oyunculuğu veya fiziksel temas yer almaktadır. Bir diğer kanıtlanmış olumlu etki ise dost canlısı görünen bir köpeği okşadığınızda, hatta dost canlısı bir hayvanın ortamda bulunmasıyla ortaya çıkan, kan basıncını ve kalp atış hızını düşürücü etkilerdir. Birçok çalışma, evcil hayvan sahibi olmak ile kardiyovasküler sağlık arasındaki ilişkiyi göstermiştir ve köpek sahiplerinin, evcil hayvanı olmayan insanlara kıyasla kalp krizinden sonra hayatta kalma şanslarının önemli ölçüde daha yüksek olduğu görülmektedir. Hayatını evcil hayvanlarla paylaşan insanların, Avustralya’ya 1994 yılında 1 milyar dolar tasarruf sağladığı tahmin ediliyor, aynı zamanda Birleşik Krallık’ta Ulusal Sağlık Hizmeti’nin (NHS) kullanımını yılda 2,45 milyar sterline düşürebileceği belirtiliyor.
(devam edecek…)