ÖZAL ÖZTÜRK

Kediler ve biz

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Kedinin evcilleştirilmesi hakkındaki popüler bilgiler her ne kadar 5 bin yıl önceki antik Mısır’ı işaret etse de, arkeolojik çalışmalar çok daha eskiye, yaklaşık 10 bin yıl öncesinin Mezopotamyası’na bizi götürmektedir.

Zamanın çiftçileri tahıl ambarlarına dadanan fare, sıçan ve yılanla olan mücadelelerinde kedilerden yardım almışlardır.

Antik Mısır’da kedilerin ülke dışına çıkarılması yasaklanmıştı ve büyü bıçaklarındaki kedi figürleri dikkat çekiciydi. Kedilerin hayatı insana kıyasla daha fazla önem taşıyordu ve M.Ö. 400’lerde bir kediyi öldürmenin cezası ölümdü.

Ünlü tarihçi Heredot, bir kedi öldüğünde o evde yas ilan edildiğini ve tüm ev halkının bu yas töreni için kaşlarını traş ettiğini söyler.

Orta Çağ’a geldiğimizde ise, kedilerin en talihsiz olduğu dönem başlamış oluyordu. O yıllarda Mısır’da tanrılık atfedilen kediler, Avrupa’da şeytanlaştırılmışlardı. 1887 yılında İngiliz yazar Philip M. Rule tarafından ‘The Animal World’ dergisi içi kaleme alınan yazıda, Papa 9. Gregory’nin Katolik Kilisesi adına birçok pagan adetine yaptığı gibi kediyi şeytan ilan ettiği de iddia edilmektedir. Ayrıca 13. yy’da İngiltere’de kedilerin ritüel olaral öldürüldüğüne dair kayıtlar da mevcuttur.

Sosyal hiyerarşileri olmayan, özgürlüğüne düşkün bu canlıların eski saygın konumlarını geri kazanmalarıysa, Aydınlanma Çağı ile birlikte oldu. Hem insanların kendi düşüncelerini üretme yolundaki dönüşümü hem de İngiltere kraliçesi Victoria’nın kedilerle ilgilenmeye başlaması ve 2 tane mavi İran kedisi sahiplenmesi belirleyici sebeplerden oldu.

Fare ve haşere avcılığından tanrılığa, şeytanlaştırılıp yok edildikleri dönemden, davranışlarının gözlenip, kristal saraylarda gösterilere çıktıkları bir süreç geçirdi kediler.
Günümüzde kendilerine özgü doğalarının değişmesine izin vermeyen, özgürlüklerine olan düşkünlükleriyle, dik başlılıklarıyla hayatımızın önemli bir parçası olmaya devam ediyorlar.

Ülkemizdeki, özellikle son 150 yılımız açısından konuşmak gerekirse, oldukça fazla sayıda sanatçı, edebiyatçı ve ünlü simanın kedi sevgileri ve evlerini paylaştıkları kedileri hakkındaki düşünce ve yazıları hayli çokcadır.

  • 2. Abdülhamit’in ‘Ağa efendi’ isimli soylu Ankara kedisinin çatalla yemek yemesi,
  • Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın son sözünün ‘kedilerimi iyi doyurunuz’ olması,
  • Mehmet Şevket Eygi’nin ‘laedri’ isimli kedisini vasiyet olarak dostlarına emanet edişi,
  • İsmail Saib Sancar’ın Beyazıt Devlet Kütüphanesi’nde beslediği yüzlerce kedisi,
  • Ahmet Vefik Paşa’nın; Balaban’ı,
  • Tanburi Cemil Bey’in; Tekir’i,
  • Ahmet Hamdi Tanpınar’ın meşhur kara kedisi; Kafka,
  • Semiha-Ekrem Hakkı Ayverdi’nin sert tabiatlı; Civelek’i,
  • Tarık Dursun K.’nın; Topaç ve Pıtır’ı,
  • Münevver Ayaşlı’nın; Saruhan’ı,
  • Mustafa Necati Karaer’in; Minnoş’u,
  • Ümit Meriç’in; Lokum’u,
  • Haydar Ergülen’in; Safo ve Cano’su,
  • Nur Subaşı’nın; Siyami’si,
  • Turgut Uyar’ın; Kırlent’i,
  • Tomris Uyar’ın; Gülüver’i,
  • Neyzen Tevfik’in; Sarı’sı… derken liste sayfalarca uzar gider.

Evlerin baş köşesine kurularak ahaliyi tahakkümü altına alıp, herkesin hayran olduğu edebiyatçı ve yazarları kendilerine ram eden kediler hakkında yazılan kitaplar da çokcadır.

  • Mehmet Nuri Yardım’ın; Kediname’si,
  • Şerife Çağın’ın; Kedi Edebiyatı,
  • Semiha Ayverdi’nin; Kediler ve insanoğlu,
  • Safiye Erol’un; Kediname’si,
  • Aziz Nesin’in; Gezgin bir kedi ve Ana Eğitimi,
  • Tarık Dursun K.’nın; Topaç ile Pıtır’ın yanı sıra, daha bir çok ünlü isim, kediler üstüne yazılar yazmıştır.

Özdemir Asaf, Nazım Hikmet, Orhan Veli, Oktay Rıfat ve Behçet Necatigil gibi şairlerin kedileri konu edinen şiirleri vardır.

Günümüzü ve özelde ülkemizi konuşmak gerekirse, büyükşehirlerde yaklaşık 30 yıldır, nispeten daha küçük şehirlerde ise son 10 yıldır yoğunlaşan, hatta pandemi süreciyle beraber hız kazanan, hayatını evinde bir kediyle (ya da kedilerle) paylaşmak isteyen insan sayısındaki artış dikkat çekicidir.

Sevimli dostlarımızın kendilerine has doğalarıyla bizlere mutluluk ve neşe kaynağı olmaları, gün geçtikçe daha çok insanın farkına vardığı bir gerçektir.

Bir anne’nin evladına yıllarca bakıp büyütmesi ne kadar kıymetliyse, evlerimizdeki bu kuyruklu dostlarımıza olan sevgimiz de o kadar kıymetlidir.

Tüm kedi sevenlere selam ve muhabbetle…

Kediler ve biz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin