NİHAT YILMAZ

Cebimiz boş, kafeler dolu!

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Merhaba sevgili okurlar,

Bu köşede sizlerle ilk kez buluşuyor olmanın heyecanını yaşıyorum.

Ekonomi, hayatımızın her alanını etkileyen bir konu ve hepimizin gündeminde. Günlük yaşamımızda karşılaştığımız ekonomik çelişkileri birlikte analiz ederek, gerçek tabloyu daha iyi anlamaya çalışalım istedim.

CEBİMİZ BOŞ, KAFELER DOLU!

Ekonomik krizi hepimiz hissediyoruz. Enflasyon yakın zamanda rekor seviyelere ulaştı ve çeşitli önlemler alınarak düşürülmeye çalışılıyor. Alım gücü ciddi anlamda düştü. Ancak ne hikmetse, sokaklara çıkınca farklı bir manzarayla karşılaşıyoruz. Alışveriş merkezleri tıklım tıklım, kafeler dolu, gençler kahve zincirleri önünde kuyrukta, hatta bazı restoranlarda yer bulmak zor. Peki, bu nasıl mümkün oluyor? İnsanlar gerçekten ekonomik sıkıntı yaşamıyor mu, yoksa bu bir yanılsama mı?

KİM HARCIYOR, KİM ZORLANIYOR ?

Ekonomik kriz herkes için aynı etkiyi yaratmıyor; orta ve alt gelir grubu kemer sıkıp, temel ihtiyaçlarını bile zor karşılar hale gelirken, belli bir kesim için harcama alışkanlıkları değişmiyor. Yüksek enflasyon döneminde gelirini daha çok artıran üst gelir grubu ve aileden destek alan gençler, ekonomik dalgalanmalardan daha az etkileniyor. Bu kesimlerin harcamaya devam etmesi, dışarıdan bakıldığında sanki herkesin rahat olduğu algısını yaratıyor. Bir diğer etken ise enflasyon psikolojisi… “Bugün almazsam yarına daha pahalıya almak zorunda kalacağım” düşüncesi ya da esnafın, “Abi al, yarın bu fiyata alamazsın!” söylemleri insanları harcamaya itiyor. Dolayısıyla da paranın hızla değer kaybettiğini görenler, tasarruf etmek yerine tüketmeye yöneliyor.

KREDİ KARTI İLE TÜKETİM

Son yıllarda kredi kartı kullanımındaki artış da dikkat çekici. Bankaların sunduğu taksit imkanları ve ertelenen borçlar, insanların mevcut gelirlerinden fazla harcama yapmasına sebep oluyor. Yani bugün alışveriş yapan, kafelerde uzun saatler geçiren birçok kişi, aslında gelecekte ödeyeceği borçlarla bu harcamaları yapıyor. Kredi kartı limitleri dolduğunda veya borçlar ödenemez hale geldiğinde farklı bir borç döngüsü içinde kendilerini buluyorlar. Borçla borç kapamaya çalışan hatırı sayılır bir kitle mevcut.

TÜKETİM KÜLTÜRÜ VE SOSYAL MEDYA ETKİSİ

Bir diğer faktör de sosyal ve psikolojik etkenler. Ekonomik zorluklara rağmen insanlar kendilerini mutlu hissetmek istiyor. “Zaten bu kadar çalışıyorum, biraz da kendimi şımartayım” düşüncesiyle dışarıda vakit geçirmek, alışveriş yapmak, kahve içmek bir kaçış yolu haline geliyor. Özellikle sosyal medyanın etkisiyle, sürekli dışarıda vakit geçiren insanların paylaşımları, tüketimi bir statü göstergesi haline getiriyor.

GERÇEK EKONOMİ SOKAKTAKİ GİBİ Mİ?

AVM’lerin dolu olması, kafelerde boş masa bulunamaması, herkesin ekonomik olarak iyi durumda olduğu anlamına gelmiyor. Bu sadece gelir dağılımındaki eşitsizliği, borçlanma alışkanlıklarını ve enflasyonun insan psikolojisi üzerindeki etkilerini gösteriyor. Gerçek ekonomi, sokaktaki görüntülerden daha karmaşık ve daha kırılgan bir yapıya sahip. Asıl mesele; bu tüketim alışkanlıklarının sürdürülebilir olup olmadığı…

Yoksa çok yakında kartların limitleri dolup, kenardaki birikimler bittiğinde, gerçek kriz daha sert mi hissedilecek?

Cebimiz boş, kafeler dolu!

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin