MEHMET KAMIŞ

Şikayet etmişler; ‘bize çakıyor bu!’ diye…

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Merhaba değerli Nazillililer,

“Kutupları sevmiyim diyiyim, anlamiyler! Ben insan seviyim!..”

O beyaz ayıların yaşadığı kutuplar değil; siyasi kutuplar… Hani var ya; o koca koca adamların birbirlerine çemkirip, birinin “ülkeyi kutuplaştırdınız”, diğerinin “bizden önce de kutuplar vardı” dedikleri kutuplar…

Gittiğim her yerde gazetemizle alakalı olarak “sahibi kim?” sorusuna muhatap olunca, “evrakta ben ama gerçek sahibi Nazillililerdir!” dediğim gibi, kutuplar diyaloğunda da “sanatçının, esnafın, öğretmenin, gazetecinin kutupları olmaz!” diyorum.

Öyle ya; A ideolojisindeki bir esnafın demografik yapı itibariyle gidip B bölgesinde ya da bir metropolde dükkan açıp diline ideolojisini dolaması, ne kadar doğru ya da ne kadar etik? (kışkırtma misyonu yoksa!) Aynı şekilde kamu görevi yapan ya da kamuya malolacak bir iş ile iştigal eden sanatçı, gazeteci, öğretmen vb. kimlik sahiplerinin diline ideolojisini dolaması da doğru değildir… Tabii ki herkesin bir siyasi görüşü, hizmet ettiği ya da sempati duyduğu bir ideolojisi vardır: “O sende kalsın kardeşim!”

657’ye tabi, mesleğine aşık, mesleği gereği muhatap olduğu kişilerin ceza yememesi adına hatırlatmaları kendisine görev edinmiş güzel bir isimden örnek vereyim… Kurumda kendisini beklediğimi söylediğimde, beni bekletmemek adına, “yakınım ama ayakkabıdan dolayı gelmem 15 dk sürer.” dedi. Geldiğinde neden spor bir ayakkabı giymediğini sordum ve aldığım cevap, ders niteliğinde idi… “Tabii ki güzel olur, rahat ederim, aynı şekilde kıyafette de rahat etmek isterim ama gelen vatandaş beni görse, memur olduğumu anlayabilir mi? Hani bazı üst kademe isimler, bürokratlar, siyasiler için ‘devlet terbiyesi almış’ deriz ya; tam olarak bahsettiğim o… Hizmet ettiğimiz kurumu kıyafetimizle, üslubumuzla da temsil etmeliyiz. Tişört, spor ayakkabı, kot oh ne rahat! Kim der bu müdür ya da memur?”

“Kutuplar dedi, ideolojiler dedi, memur dedi; yine başladı sarmaya!..”

Yok yok sarmıyorum; arada düğüm atıyorum, sökülmesin…

Gazetemizin ilk sayısını seçimden önce çıkardık, dediler ki “bunun memleket nire?” İki, üç, dört, beş, altı, yediyi çıkardık, dediler ki “ilk sayısında memleketini öğrenmiştik, demek ki bu kutuptan!” (tabii birisi var ki; ısrarla şahsımı bir siyasi parti çizgisine koyup yaftalamak ve karşıt ideolojideki insanları kışkırtmak için çok kelime oyunu yapmıştı zamanında ama bakıyorum da hala utanmadan sıkılmadan ısrarla siyasetin içinde yer almaya -daha doğrusu bu şahsa yer vermeye- devam ediyorlar, sanki o olmazsa Nazilli’de siyaset yürümeyecek!)

Tabii bu süreçte, ilk sayıda olduğu gibi tüm renklerin, tüm kutupların -onların tabiriyle- sayfalarımızda olmasını istedik ve yayın çizgimizi bu şekilde sürdürdük, sürdüreceğiz de inşallah.

Başkan Yardımcılarından Sayın Serkan Sevim, Sayın Selahattin Yılmaz, Sayın Kadir Mutlu… Meclis Üyelerinden Sayın Erhan Algan, Sayın Avni Yeloğlu, sayın Halit Civlez, Sayın Esin Ülkü Beyazıt, Sayın Sevgül Batur, Sayın Suat İşbilen, Sayın Taner Sayın, Sayın Faruk Kutlu başta olmak üzere… İlçe Başkanlarından; Sayın Sema Aslıhan Ökmen, Sayın Volkan Beyazıt, Sayın Hasan Hüseyin Eren, Sayın A. Hüseyin Güleryüz, Sayın Vahap Kırca, Sayın Yaşar Dokumacı… Kaymakamlık, Adliye, Belediye birim müdürlerinden ve personellerinden, siyasi partilerden, muhtarlardan, odalardan, derneklerden, sendikalardan, okul müdürlerinden, öğretmenlerden, esnaflardan selamlaştığımız, tokalaştığımız yüzlerce isim var… Koca bir ilçeden ve bu ilçeye hizmet eden kurumlardan, yetkililerinden ve personellerinden bahsediyoruz… Hangi birini ötekileştirebiliriz?.. Ya da ötekileştirmek kime ne kazandırır?..

Neyse…

Daha hırslı, daha aktif günlerin sonunda gazetemizin sekizinci sayısını çıkardık. 1. hamurdan 3. hamur kağıda geçtik ama içerikten taviz vermediğimizden olsa gerek; sağolsunlar hep destek, tam destek görmeye devam ettik. Dokuzuncu sayıyı çıkartmaya hazırlanırken bir haber geldi ki; buyur buradan ye!.. Ne olsa beğenirsiniz? ŞİKAYET ETMİŞLER; (!!!) “Bize çakıyor bu!” diye…

Yok artık; daha neler?.. “Çakmakla, gazla işimiz yok!” dedik; oradan tutmadı, şimdi buradan…

Vedat Karaca’yı beğenmeyenler, rahatsız olanlar var; haklı ya da haksızsınız, doğru ya da yanlışsınız, keskin ya da kütsünüz… Biz olaya başka bir pencereden bakarak meclise alınmaması dolayısıyla dedik ki; “vatandaş olarak dahi almıyorlar…” Aklıma ilk gelen bu oldu, bu çakmak mı oluyor, eğer buna takılmışlarsa… Başka ne dedik?.. Gerilim yüksek, ya satarsanız şüphesi, oturaksız çardak, gel gel kurtarıyor, genişletilmiş kaldırım projesi 2.0, müteahhiti açıklamalı, süs havuzu gitti, çay içmeyeyim mi yemek yemeyeyim mi…

“Bize çakıyor bu!..” cümlesini duyduktan sonra tekrar tekrar düşündüm; yok! Hani birilerini hedefe koyup, aleyhte haber yapmışlığım yok… Olumsuz bir durum varsa bunu dile getirmişimdir; ya haber olarak, ya da bizatihi ilgili kişiye, kuruma veya firmaya ulaşarak…

Şimdiii…

Birileri ya kendine muhalefet arıyor, ya zoraki muhalif veya düşman yaratma peşinde, ya da derslerini aksatıyor! Öyle ya kutuplarda “Siyaset Akademisi” var diye biliyorum.

Müdür de olabilirsiniz memur da, öğrenci ya da işçi vs. Kimlik, sıfat, lakap, ünvan… geçin bunları; aslolan insandır.

Bu meslekte devirdiğim yıl sayısı 25!.. Tüm bu süreçte bu mesleğe dair hemen hemen her noktasında bulundum. Çeşitli ajans, yayınevi, gazete-dergilerde (ulusal, bölgesel, yerel) editör, yönetici, grafiker olarak çalıştım, hatta bazı yayınların da isim babalığını yaptım :) ve yanı sıra bu mesleğe de çok isim kazandırdığımı hatırlıyorum (unutkanlık başladı da), altını çizeyim. 25 yılda mesleğime dair çok işe imza attım ama kimseye iftira atmadığım gibi çıkar ilişkileri içinde de bulunmadım, bir şeyler elde etmek adına aleyhte şahsi veya sipariş haber de yapmadım!..

“Ben şimdi niye yükseldim? Kim çıkardı beni buraya?”

– Alın bunu buradan; al bunu, al bunu…

Kalın sağlıcakla; selamlar, saygılar…

Şikayet etmişler; ‘bize çakıyor bu!’ diye…

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin