Merhaba değerli Nazillililer,
Müsaadenizle bir önceki makalem ile ilgili konuşulanlar üzerine bir kaç kelam etmek üzere; geçmişe dönmek istiyorum!..
“Ya farkında değilsiniz, ya da…” başlığını görüp okumaya girişenler, “acaba kime çakmış, kimden bahsediyor” diye iştahla satırlarda ilerlerken, sonuç bölümünde hayal kırıklığına uğramışlar: “eee… kimseye çakmamış bu!” (çakma tabirini aleyhteki yazılar için kullanırlar, özellikle bu gözü kör olmayasıca haberciler :)
Hatta bu yazıda geçen ‘ak’ı ‘kara’yı da AK Parti ve CHP olarak anlamışlar (anlayışınızı seveyim!).
Dikkat çekmek istediğim konuları madde madde işleyerek, bir araya getirdiğimiz yani yazıyı bağladığımız sonuç bölümünde; ‘günümüz insanı globalleşti’ dedik!.. ‘her şey birbirine karıştırılıyor, ithal yaşanıyor, sağlık ihmal ediliyor’ dedik!.. ‘kültür, gelenek-görenek, ataya saygı küçüğe sevgi yitiriliyor, varsa yoksa her şey ‘tık’ olmuş’ dedik!..
Bu!
Çakmakla, gazla işimiz yok yani!..
* * *
Veee yeni yıl… Şunun şurasında yeni yıla ne kaldı ki?..
Sabırsızlıkla beklenen şeyler vardır ya; üç ayların akabinde ‘Ramazan Bayramı’, okullar kapandığında ‘tatil’, Aralık ayına girdiğimizde ‘noel baba’.
Evet, noel baba!..
Binlerce yıllık tarihi, kültürü, gelenek görenekleri olan güzelim memlekette de başladılar… şömine varsa üzerine çorap asmalar, çam ağacı kurup süslemeler, ağacın altına da kutular…
Şimdi beni de taşlayacaklar; “Zındık, yobaz seni” diyerek! Yapmayın demiyorum, yeni yılı kutlayın, hatta beraber kutlayalım ama noel baba’yı beklemeyin!
Kafe, restoranlar şimdiden başladılar, ‘noel baba gelir de iyi ağırlayamazsak ayıp olur!’ minvalinde hazırlıklara!..
Bazı çocuklar ciddi ciddi buna inandırılmış; “Sen yat, bu gece noel baba gelecek, sana hediye getirecek!” şeklinde…
– Yavvv yok öyle birşey!
Hatırlarsınız; çocuklar yemeğini yesin ya da uslu dursunlar diye, “polise veririm seni, bak polis geliyor!” şeklindeki söylemleri… Böyle diye diye bir nesil polis korkusuyla büyüdü. Sonraları ailelere bu cümlenin yanlış olduğu anlatıldı, yapmayın etmeyin diye diye, o durum düzeltildi! Şimdi kimi minikler büyüdüğünde asker, polis olmak istediklerini söylüyorlar, eskiden öyle miydi?
Aynı telkinleri burada da görmek istiyoruz; “Çocuğum Noel Baba diye bir şey yok, yatcaz kalkcaz, yatcaz kalkcaz hatta daha çok yatcaz kalkcaz ama Noel Baba gelmeyecek!.. Bana da gelecek dediler, bak koca adam oldum, baba oldum hala gelmedi!.. Bak burada Nasrettin Hoca var, Keloğlan var, Hacivat-Karagöz var…”
Özür dileyerek, nacizane bir istirhamım olacak sevgili ebeveynlerden…
“Özellikle çocuklarımızı avutmak için onları beklentiye sokacak vaatlerde bulunmayalım, olmayan şeyleri var göstermeyelim, çocuğun hayal dünyasını abuk subuk şeylerle doldurmayalım!..”
“Okul öncesi, gömleğin ilk düğmesidir!” diyen 23 Nisan Anaokulu Kurucusu Esin Ülkü Beyazıt, bakın neler söylüyor: “Erken çocukluk döneminde çizgi filmler, internet, saatlerce izlenilen televizyon, ellerden düşmeyen tablet ve telefon çocuklarımızın hayatının bu kadar içindeyken gerçeklik algısı ne kadar mümkün?.. Çocukların kendilerini çizgi film kahramanları gibi görmeleri, hatta onların yaptıkları kahramanlıkların aynısını yapmaya çalışmaları… bunların hepsi gerçeklik algısının bozulduğunu göstermektedir. Böylesine teknoloji yoğun bir ortamda büyürlerken, sürece çocuklarımızı beklentiye sokacak bir yenisini daha eklemeyelim…”
* * *
(tüm konulardan, kurumlardan, kişilerden bağımsız, öylesine bir yazı!..)
Bir meslektaşım, beni 70 kuşağından bir isimle gördüğünü söyledi…
Sanki kendisi paparazzi muhabiri, ben de sevgilisiyle eğlenceden çıkan çapkın sanatçı…
Sevgili kardeşim;
Bağa girdim, bağ budanmış; bağcıya mı kızalım!..
Ağaçları kesmişler, ormanı katletmişler; sincapa, tavşana, karacaya, kaplumbağaya yoldaş olmayalım mı?
Aslan yürekli insanlar azaldı diye kanat takıp; atmacaya, doğana, kartala, şahine eşlik mi edelim?..
Şimşek hızındaki atlarına atlayıp bu diyarları terkedenlerin ardından oturup atlarımızı mı yiyelim?..
Yoksa…
“Yatan aslandan, gezen tilki yeğdir!” sözüne inanmayıp, destek gelmesini mi bekleyelim?.. :)
Kalın sağlıcakla; selamlar, saygılar…