Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem, Buhari’de geçen bir hadisinde şöyle buyurmaktadır:
“Şayet bildiklerimi bilseydiniz az güler çok ağlardınız.”
Evet genç kardeşlerim bizler ancak bize bildirilen ve öğretilenler kadar bilmekte ve anlamaktayız. Bilmediğimiz o kadar şey var ki ve o kadar cahil bırakılmışız ki… Öncelikle çok ciddi şekilde kitap okumaları yapmalıyız. Kitap okumayan bir insan, kendini geliştiremez. Dünyayı yorumlamakta zorluk çeker. Kitapların anası olan Kur’an-ı Kerimi ise mutlaka ehli sünnete bağlı bir alimin tefsirinden okumak gerekir. Zira günümüzde sapık fikirlerini, körpe beyinlere zerk etmek isteyen pek çok insan türedi.
Sevgili Gençler, sizler bu vatanın ve bu asil milletin tek ve son ümidisiniz. O yüzden geleceğin yıldızları, âlimleri ve Alperenleri olmak mecburiyetindesiniz. Bu milletin ve ümmetin geleceğinin teminatı, kendini çok iyi yetiştirmiş gençler olacaktır. Tıpkı Ashab-ı Güzin efendilerimiz gibi… Onlar da gökteki yıldızlar gibiydiler. Yolumuzu gösteren birer ışıktılar. Peygamberimiz şöyle buyuruyor;
“Ashabım gökteki yıldızlar gibidir, onlardan hangisine uyarsanız hidayete kavuşur, doğru yolu bulursunuz.”
Ey genç kardeşim, kendini İslam’a adayan ve insanlığa hizmet eden her gencimiz Ashab-ı Kiramın hayatını kendisine örnek edinmelidir. Yarın çok uzak değildir. Bu dünya hayatı bizleri aldatmamalıdır. Ölüm her zaman soğuk nefesiyle ensemizdedir. Olgun bir Müslüman, dinine muhalefet etmez, günah işlememeye gayret eder, devletine bağlıdır, suça bulaşmaz, kanunlara aykırı hareket etmez. Devlet başımızda var oldukça şükredelim. Ya bir devletimiz, vatanımız, evimiz olmasaydı ne yapardık? İşte Suriye’nin durumu! Halk açlık ve sefalet içerisinde, kendine gidebileceği vatan arıyor. Ne acıdır ki Müslüman halklar ülkelerini terk edip Avrupa yollarında can veriyor.
Olgun bir Müslüman, iyi bir insan demektir. Tüm Müslümanların kardeş olduklarını bilir. Herkese iyilik eder. Elinden geldiğince fakiri gözetir, yardım eder. Yetimin başını okşamak bile sevaptır. Yetimlerin hakkını yemek ise çok büyük günahtır. Hesabını veremeyeceğimiz, üstesinden gelemeyeceğimiz işlere, makamlara, mevkilere girişmeyelim. Müslüman kişi kimseye hile hıyanet yapmaz, münakaşaya girmez. Vatanını, milletini, bayrağını çok sever. Biz Türkler hiçbir zaman bayrağımızı yere düşürmedik, vatansız ve bayraksız kalmadık. Ne kadar iftihar etsek azdır.
Herkese karşı tebessümlü olmalıyız, güler yüzlü, tatlı dilli olmalıyız. İnsanlara sert sert bakmamalıyız. Kimseyi tekfir edip, aforoz etmeye çalışmamalıyız. Din bilgilerini ve fen ilimlerini doğru kaynaklardan güzel bir şekilde öğrenmeliyiz. Helalinden kazanmalı, harama el sürmemeliyiz. Kimsenin hakkını hukukunu çiğnememeliyiz. Böyle olan Müslümanı Allah da sever, kulları da sever sayar.
Fen’de ilerlemiş ama ahlakı, dini, imanı bozuk olana zalim, zorba, yobaz, eşkıya denir. Medeni olmalıyız. Alperence yaşamalıyız. İnsanlara zorbalık yapmayalım. Komşumuzu gözetelim, lakin gözetlemeyelim. İhtiyacını karşılamaya çalışalım, lakin dedikodusunu yapmayalım. Gayemiz Allah’ın rızasını kazanmak olsun.
Hedefimiz Türk ve İslam medeniyetini ve birliğini kurmak ve yeşertmek olsun.
