Lezzeti ve tazeliğiyle dünyaca ünlü Türk meyve-sebzelerini, güvenilir ihracat hizmetiyle dünyanın her yerine ulaştıran Nazilli’nin gururu Enjoy Trade, geçtiğimiz günlerde Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) tarafından düzenlenen “İhracatın Yıldızları Ödül Töreni”nde 3. olarak, başarılarını taçlandırdı.
Yıllarca yurt dışında yaşamış ve 2011 yılında döndüğü bu topraklarda jeotermalin ve topraksız tarımın bugün en bilgili ve en etkili ismi olan Enjoy Trade Yönetim Kurulu Başkanı Ziraat Mühendisi Dr. Yasin Karaca’yı Altıntaş Mahallesi’ndeki ofisinde ziyaret ettik. Karaca, Enjoy Trade’in ihracat başarısını, topraksız tarım alanındaki danışmanlık hizmetlerini, bu sektördeki yolculuğunu, gelecek planlarını ve çiftçiye kazandıracak ‘Üretici Birliği’ sistemini Gazete Nazilli İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Kamış’a anlattı.
HOLLANDA’DAN NAZİLLİYE BİR BAŞARI YOLCULUĞU!
Topraksız tarıma ait ilk modern tesislerin 1994’te kurulmaya başladığını ve 2008 yılından itibaren de bu bölgede ciddi bir artış göstermeye başladığını anlatan Karaca, 2011’de Sultanhisar’da kurumsal bir firmanın, danışman ve üretim müdürü olarak kendisini davet ettiğini belirterek, “O sırada bir Hollanda firmasına ürün tedariği için kalite kontrolü yapıyordum, Ziraat Mühendisi olarak. Davetle bölgeye geldim, yerleştim ve 5 yıl o firmada yurt dışı marketing ve üretim müdürü olarak çalıştım. 2016’dan itibaren Aydın ve Denizli başta olmak üzere Ege Bölgesi’nde yeni kurulan tesislere danışmanlık yaptım. 2018 yılından itibaren de ihracat ve danışman olarak çalışmaya devam ettim. Şu anda ağırlıklı ihracat firması olarak yolumuza devam ediyoruz.” dedi.
İHRACATIMIZIN %80’İ SALKIM DOMATES!
Topraksız tarım ve domates ithalatı için Türkiye’ye gelip bir şirkette sorumlu olarak kalan, daha sonra da kendi şirketini kurup başarı yolculuğunu adım adım gerçekleştiren Karaca, “Nazilli bölgesinin narını Avrupa’da marketing yaptık. Yani nar bahçeleri sökülürken, buradan birkaç girişimcimizin vesilesiyle domatesin yanında nar, işte son yıllarda şeftali, nektarin, ayva gibi çeşitli diğer yaz sebze meyve gruplarına da girince ağımız genişledi. İhracatımızın yüzde 80’i salkım domates. O da Buharkent’ten, Denizli’den, Manisa Turgutlu’dan… Türkiye’de 42 şehirde jeotermal seracılık var, hepsinden fason kendi markamıza ürün işletip veya seraların kendi markalarıyla ürün tedariği yapıp şu anda aktif olarak 17 ülkeye ihracatını yapıyoruz. Enjoy Trade Türkiye ofisi burası. Geçtiğimiz yıl Enjoy Trade Hollanda Ofisi’ni kurduk. Orada da kendi kardeşlerim işin başında. Bulgaristan Sofya’da bir gümrük ofisimiz var, oradan işlemlerimizi halledip Avrupa geneline dağıtım yapıyoruz. Avustralya Macaristan sınırında bir gümrük ofisi şeklinde merkez Avrupa olmak üzere ilçelerine dağıtım yapıyoruz.” şeklinde konuştu.
SOĞUK HAVA DEPOSU YAPMALIYIZ!
Bölgede yerel marketlerin lojistik ve dağıtım tedariğini sağlayacak, paketleme (bütün yaş sebze-meyve gruplarında) fabrikası, soğuk hava depoculuğu hizmeti verecek, yükleme rampasıyla, kantarıyla tam tekmil bir tesise ihtiyaç olduğunu vurgulayan Karaca, “Biz bu bölgenin en büyük ilçesi olarak, çevredeki ilçeleri de kapsayacak şekilde ortak bir noktaya Selçuk Belediyesi’nin yaptığı ‘Efes Depo’ gibi bir soğuk hava depoculuğu oluşturmalıyız. Bölgemizde çok dağınık şekilde yapılan soğuk hava depoculuğunu bir komplekste toplamalıyız, çünkü burada yıl boyunca sürekli ürün var. Yani çileği, portakalı, mandalinası, ayvası, narı, yaş-kuru inciri… Siyah incirde şu an aktifleşeceğiz. Kayısı, bölgemizde ciddi bir şekilde dikiliyor. Erkenci, yine erik parça parça. Ben bunu 2019 seçimlerinden önce Kürşat Bey’e de önermiştim. Ertuğrul Bey’le henüz bu konuyla alakalı bir görüşmem olmadı. Ben daha çok bu tür şeylerle çok içli dışlı olamıyorum yoğunluğumdan dolayı… Çünkü sahadayız, temelden geliyoruz ve nerede ne olabilir, hangi noktalarda nasıl bölgesel katkımız olur, fikir olarak biz bunları sunuyoruz.” dedi.
ÜRETİCİYİ KORUYABİLİR, ENFLASYONU DENGELEYEBİLİRİZ!
“Üretici Birliği” olmalı diyen Karaca, Türkiye’de kooperatifçiliğin doğru yönetilmediğini belirterek, 100-110 tane üreticinin bir araya gelip tek marka altında hareket edebildiği, tek ses olabildiği ve tek fiyat açıklayabildiği İspanya örneğini verdi. Karaca, “Ürün kalitesi standardına göre fiyatlandırmamız, belli bir platform üzerinde olmalı. Yani al-sat yapan tüccar hangi markayı, hangi noktadan alacağını bilmeli ve fiyatı bilmeli. Fiyat borsası düzgün oluşmalı, yani açık ve şeffaf, talebe göre oluşmalı. Mesela; çok erken zamanda ürünleri toplayıp, depoluyorlar bu doğru değil. Zincir marketler 18-20 liraya aldığı domatesi, 39.90’dan, 49.90’dan satıyor. Burada market 49,90’a satana kadar 29,90’a satsa, ürünü de seradan -ölü fiyatına- 15’e çekeceğine 20-22 liradan maliyet fiyatına alsa üretici ayakta kalır, enflasyonda dengeyi yakalarız, vatandaş daha uyguna bu ürünü tüketir. İşte bu şekilde üreticiyi koruruz, bu şekilde enflasyonu bir dengede tutabiliriz.” dedi.
ÜRETİCİYE, CİDDİ BİR GÜÇ BİRLİĞİ LAZIM!
“Üreticisine sattığı fiyatı söyler, anlaşmış olduğu bir kendi maliyet marjı vardır, bunu üretici bilir, satış fiyatından o maliyet düşer, faturası o şekilde gelir. Bu şeffafiyetle olduğu için Enjoy Trade 5 yıl içerisinde Ege bölgesindeki bu kadar ihracatçının içerisinde bu ivmeyi yakaladı.” diyen Karaca, amaçlarının; hem kendi şirketleri hem bölgesel kalkınma hem de Türk tarımının kalkınması adına ciddi bir birleşme gücü ile hareket ederek, kalite standardına, bölgesine, üretim periyoduna göre fiyat belirleyebilme anlamında belli bir noktaya getirebilmeleri gerektiğinin altını çizdi.
Karaca, “Birçok kurumsal işletmenin ürettiği ürünü biz tek marka altında, tek isimle satış yaptığımız için aslında Enjoy Trade buraya geldi. Yoksa Enjoy Trade’nin kurulu bir fabrikası veya bacası yok. Bizim işimiz marketing; ben de bu marketingi nereden gördüm? Hollandalı üreticiler birleşiyordu; 10-15 tane üretici bir araya gelip tek marka altında… İçlerinden bir tanesi işin tekniğiyle, birkaç tanesi üretimiyle, birkaç tanesi alımıyla, birkaç tanesi de pazarlamasıyla meşguldü. Bu adamların yaptığı doğru! Biz bunu nasıl birleştiririz, birlikte hareket ederiz diye birleşim yaptık, olmadı. En son dedim ki; kendim bir marka oluşturup bunu birçok üreticiyle aslında hepsi Enjoy ile çalışıyor ama hepsi bağımsız hareket ediyor. Orta birleşim noktasını bir noktaya getirdiğimizde bugün ithalatını yapıyoruz, ihracatını yapıyoruz.” ifadelerini kullandı.
YASİN KARACA kimdir?
Yozgat Sarıkaya’da doğmuş bir gurbetçi çocuğuyum. Daha sonra lise yıllarına kadar İstanbul’da bir eğitim hayatı, ardından kısa bir Köln Üniversitesi, oradan Hollanda Wageningen Tarım Üniversitesi, Ziraat. Meslek babadan geliyor bizim. Türkiye’de ilk topraksız tarım tesisi yapılırken babamın katkıları çoktur. Çünkü babam bir Hollanda firmasında yıllarca üretim müdürü, şef olarak görev yaptı. 2006 yılında Türkiye’de kendi seramızı kuralım fikri ortaya çıktı. O zaman ben öğrenciydim. Nasip olmadı o zaman Antalya’da kurmak, iyi ki kurmamışız. Hollanda’da mevcut seramızı büyüttük, orada geliştirdik. 2008 krizinden etkilendik ve 2009 yılının sonunda orayı kapattık. E tabii iki yıl daha okulum devam ediyordu. O sırada iki yıl boyunca git-gel yaptım 2009-2011. (2011 yılında burada göreve başladığım süre oraya gidip doktoramı tamamladım.) 19 Eylül 2011’de tamamen Türkiye’ye döndüm Sultanhisar’a. O günden beri de İsabeyli’de oturuyorum. Ardından Nazilli’de bu girişimlerimizi sürdürdük ve devam etti.