Trabzon Ortahisar ve Zonguldak’ta düğünde ikram edilen tavuklu pilav, Kocaeli Gölcük’te Lise kantininde yenilen tavuklu pilav, Bursa İnegöl’de marketten alınıp evde pişirilen tavuk derken toplamda 100’ün üzerinde kişi zehirlenerek hastanelik oldu. Ve bunlar gibi onlarca örnek…
Son günlerde art arda yaşanan zehirlenme vakaları, ülkemizin üzerine bir karabulut gibi çöktü. Kış mevsiminde olmamıza rağmen; et ve tavuk yemekleri ile sakatatlar, krema ve mayonez içeren ürünler, sütlü tatlılar, paket servisle gönderilen sıcak yemekler ve uygun koşullarda muhafaza edilmeyen pişmiş gıdalardan kaynaklı zehirlenmelerde dikkat çekici bir artış yaşanıyor.
Bu korkutucu tabloyu gündemine alan Saadet Partisi Aydın İl Başkanlığı, yaşanan gıda zehirlenmelerinin sıradan bir halk sağlığı sorunu olmaktan çıktığını belirterek, ülkemizin gıda güvenliği alanında derin bir yapısal krizle karşı karşıya olduğunu dile getirdi. Cezaevlerinden öğrenci yurtlarına, otellerden fabrikalara, hatta zincir market ürünlerine kadar uzanan bu geniş tablonun, mevcut sistemin riskleri öngörmekte ve önlemekte yetersiz kaldığını gözler önüne serdiğini iddia eden İl Başkanı Hilmi Özkan imzalı açıklamada, şu ifadeler yer aldı…
DENETİMSİZLİK, RİSKİ BÜYÜTEN TEMEL FAKTÖRLERDEN BİRİSİ
“Mevcut durumda 7 bin 500 – 8 bin kontrolörün milyonlarca işletmeyi denetlemekle yükümlü olması, sahadaki yükün yönetilemez boyutta olduğunu gösteriyor. Laboratuvar süreçlerinin gecikmesi, geri çağırma mekanizmalarının yavaş işlemesi ve ulusal bir erken uyarı sisteminin hâlâ kurulmamış olması, benzer vakaların tekrar etmesine zemin hazırlıyor. Özellikle toplu yemek sektöründe standartların kâğıt üzerinde kalması ve alt tedarik zincirindeki denetimsizlik, riski büyüten temel faktörlerden birisidir. Yaşanan bu olaylar, halkımızda derin bir güvensizlik oluşturmuştur. Çocuklarını yurtlara ve okullara emanet eden aileler endişelidir. Turizmde meydana gelen zehirlenmeler ise hem ülke imajına hem de ekonomiye zarar vermektedir.”
GIDA GÜVENLİĞİ, MİLLİ GÜVENLİK KONUSUDUR
“Gıda güvenliği başta sağlık olmak üzere; aynı zamanda ahlaki, ekonomik ve stratejik yönleri olan bir milli güvenlik konusudur. Helal ve temiz gıda üretiminin korunması, tağşişli ve kalitesiz ürünlerin piyasadan ayıklanması, yerli üretimin güçlendirilmesi ve kayıt dışı üretimin önlenmesi devletin temel sorumlulukları arasındadır. Etkin denetim, dijital takip sistemleri ve şeffaf bilgi paylaşımı, modern gıda güvenliği yönetiminin olmazsa olmazıdır.”
SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR GIDA POLİTİKASI HAYATA GEÇİRİLMELİ
“Türkiye’nin bir an önce kapsamlı ve kararlı bir gıda güvenliği reformuna ihtiyacı vardır. Ulusal erken uyarı sistemi kurulmalı, soğuk zincir dijital olarak izlenebilir hale getirilmeli, toplu yemek tedarik zinciri bağımsız denetim altına alınmalı ve kamuoyuna düzenli bilgi aktaran şeffaf bir raporlama mekanizması oluşturulmalıdır.
Artan gıda zehirlenmeleri, ülkemizin gıda güvenliğinin risk altında olduğunu açıkça göstermektedir. Halkın sofrasının korunması, helal, temiz ve güvenli gıdaya erişimin garanti altına alınması ve sürdürülebilir bir gıda politikasının hayata geçirilmesi zaruridir.”




