Yardım etmek isteyenle, yardıma muhtaç olanı buluşturan İnsani Yardım Vakfı’nın (İHH) Nazilli Temsilcisi Ömer Taşkıran ile iyiliğin ve paylaşmanın en güzel zamanlarından olan Kurban Bayramı üzerine ‘iyi’ bir sohbet gerçekleştirdik.
İHH Nazilli Temsilciliği’nin çalışmalarını Gazete Nazilli İmtiyaz Sahibi Mehmet Kamış’a anlatan Ömer Taşkıran, “İyilik iyidir! Nazilli halkımız iyilik yapmayı bırakmasın. Gördüğü güven sarsıcı olaylara takılmasın.” dedi.
İyilik yapmayı kendisine hedef edinmiş insanlar olarak, kim ihtiyaç sahibiyse, onun siyasi görüşüne bakmaksızın ihtiyaç sahibi olup olmadığını önemseyerek o yardımı onlara götürmekle mükellef olduklarını söyleyen Taşkıran, ihtiyaç sahiplerini doğal şartlar ve savaş şartlarının belirlediğini söyledi.
İşte Taşkıran’ın ‘iyilik’ dolu o açıklamaları….
İHTİYAÇ SAHİPLERİNİ ŞARTLAR BELİRLİYOR, BİZLER DEĞİL!
“Depremi siz mi belirlediniz ya da depremzedeler mi? Bu bir doğa olayıdır. Savaşı Suriyeliler mi ya da Ukrayna mı belirledi? Bizlerin dışında gelişen olaylar, ihtiyaç sahiplerinin kim olacağını belirliyor. Biz de iyilik yapmayı kendisine hedef edinmiş insanlarsak, kim ihtiyaç sahibiyse bunun siyasi görüşüne bakmaksızın, ihtiyaç sahibi olup olmadığını önemseyerek o yardımı onlara götürmekle mükellefiz. Dolayısıyla Suriye savaşına veya Suriyeli’ye halkımızın bakış açısı şu deyip de o ihtiyaç sahibi çocukları, kadınları görmezlikten mi gelelim? Duyarsız mı olalım? Bizim ahlakımıza da, kuruluş vizyonumuza da yakışmaz.”
KURBAN ETİ, HİJYEN PAKETİ VE AYAKKABI!
“Kurban Bayramı’nda ne yapacağız derseniz; birinci çalışmamız, ihtiyaç sahibi ailelere kurban eti dağıtacağız. Nazilli ve çevresi, Kuyucak, Sultanhisar, Atça, Karacasu bizim etki alanımıza giriyor. Kurban etini bize verecek çok kişi ve aynı şekilde bizim de vermemiz gereken çok kişi var; bunları buluşturacağız inşallah. İkinci çalışmamız, 11 parçadan oluşan ‘Hijyen Paketi’ adını verdiğimiz ürünleri Suriye çadır kentlere bizzat gidip kendi elimizle dağıtımımız olacak. Şu anda valilikten izinlerimiz alınıyor. 10 güne kadar gideriz. Kurban Bayramı öncesi ulaştırmak istediğimiz hijyen paketi, o çadır kentlerde çaresizlik içerisindeki insanların bir nebze de olsa temizlik ihtiyacını görecektir. Üçüncü çalışmamız ise, yine söz konusu çadırkentlere nasip olursa 500 çift ayakkabı götüreceğiz. Nazilli esnafımızın, hayırseverlerimizin verdiği ayakkabıları Ramazan’da dağıtmıştık bayramlık olarak, yine Kurban’da da inşallah dağıtacağız. Bu çalışmamızda hedefimiz çocuklar, çünkü bu konuda yani bayramlık hasretiyle boğuşan çocuklar var. Çadırkentlere gidişimizin ana hedefi; oradaki çocukların da bayramlıklarını bir nebze karşılayabilmek, onların sevinçlerine ortak olabilmek. Ben şunu fark ettim; Ramazan’da 150 çocuğa bayramlık dağıtırken birçok çocuğun ilk defa bayramlık sahibi olduğunu gözlemledim. Resimleri bizim sitemizde, sayfamıza baktığınızda yalın ayak çok çocuk göreceksiniz. Suriyeli diye ihtiyaç sahibi değil diyebilir misiniz? Ki bunların içinde Suriyeli olmayan yerli halkımızdan da var. Bu önyargı yanlış bir algı. Bunu aşmamız lazım. İnsan olması bize yetmeli.”
UMUT GÖTÜRECEĞİZ, MUTLULUK GÖTÜRECEĞİZ!
“Çadır kentlerde bildiğiniz bez çadırda kalan insanlar bunlar. Yaz, kış oradalar. Ben gittim, bilmiyorum gittiniz mi? Bu dışarıdan konuşmanın çok ötesinde bir duygu. Sen dört duvar arasında büyük bir şansın içindeyken, o insanlar ufak bir rüzgarda dışarıyı, soğuğu hissedebiliyor. Ufak bir yağmurda, rahatsız edici bir sürü halle yaşamaya çalışıyorlar. Çocukların kendisine ait bir odası falan zaten yok. Genç kız, genç erkek aynı yerde kalıyor. Tüm bunları anlamaya çalışmak lazım. Bizlerin banyosu, tuvaleti, giyinmesi, oturması, yatması, rahat etmesi, televizyonu ve daha bilmem nelerimiz var neler! Onlar bütün bu lükslerden mahrum bir şekilde yaşıyorlar. O yüzden bu bayramda 500 çift ayakkabı, 150-200 hijyen paketi ana hedeflerimiz. Sonrasında inşallah; 50 adet battaniye, 50 adet terlik, 150 adet hijyen paketi, 50 adet halı ve sayısını henüz belirlemediğimiz miktarda sıfır elbise ile oraya gideceğiz inşallah. Niyetimiz, hedefimiz; çadır kentlerin İdlib, Afrin başta olmak üzere onların bayramlarına sevinç götüreceğiz inşallah. Umut götüreceğiz, mutluluk götüreceğiz ve sevinçlerine ortak olacağız. Gayretimiz, niyetimiz bu inşallah.”
İYİLİK YERİNİ BULUR!
“Nazilli halkımız, hayırsever insanlar genel olarak. İnsanımız hayrı, yardımlaşmayı, paylaşmayı seviyor. Ve haklı olduğu bir durumdalar; güvenleri çok zedelenmiş. Zedelenen güvenleri yüzünden iyilik yapmayı bırakmasınlar. İyilik yerini bulur. Ya bizzat yerini bulur ya da iyiliğe niyet ettiği için orada yerini bulur. Mutlaka iyilik yerini bulur. ‘İyilik iyidir’ Hacı Bektaş-i Veli’nin söylemiyle. İyilik iyidir. Ben bu işin psikolojik tarafına da biraz vurgu yapayım. Biz de iyilik yaparken, iyilik yapanın iyilik yaptığı kişideki etkileri konuşuyoruz. Halbuki bence iyilik yapan ve yapılan iki tarafı varsa bu işin, en az diğer yarı faydayı iyilik yapanın gördüğüne inanıyorum ben. Psikolojisine iyi geldiğini. Bugün mesela birtakım psikologlar, birtakım rahatsızlıkların aşılması için kişiye iyilik yapmayı tavsiye ediyorlar. Bir yaşlıya dokun, bir çocuğu sev gibi tavsiyelerde bulunuyorlar. Halbuki tam da bizim yaptığımız zaten bu. Ama gidip evlerine empati yapmanın, ev hallerini görüp ihtiyaçlarını gidermenin bize verdiği mutluluğu es geçiyoruz. Ben bu tarafına da dikkat çekmiş olayım. Nazilli halkımız iyilik yapmayı bırakmasın. Gördüğü güven sarsıcı olaylara takılmasın. Hayatın her alanında var bu ve hiçbir zaman da bitmeyecek. Buna rağmen iyi olmak belki başarı. Bu başarıyı hep birlikte gösterelim isterim. Allah da bize yardım etsin, yardım edecektir de.”
