Alevi-Bektaşi inancında önemli bir yeri olan ve her yıl Şubat ayında tutulan; bereket, iyilik, merhamet sembolü olan ‘Hızır Orucu’ için beklenen zaman geldi.

Hz. Musa’yı irşad eden, ab-ı hayatı içerek ölümsüzlüğe erişen, farklı sıfatlar ve kimliklerle görünerek zor durumdaki insanlara yardım eden ‘Eren’ olduğuna inanılan Hızır Aleyhisselam gibi darda olanlara yetişmek amacıyla tutulan ‘Hızır Orucu’ için miladi takvime göre belirlenen tarih; bu yıl 11, 12 ve 13 Şubat 2025. Hızır (a.s.)’ın himmetinin talep edildiği ‘Hızır Orucu’nu tutanlar, bu kutsal günün sonunda pirin evine giderek lokma paylaşır, dualarını alır ve cem hizmetine katılır.

ÜÇ GÜNLÜK ‘HIZIR ORUCU’NUN ARDINDAN ‘HIZIR CEM’İ YAPILACAK
Alevi-Bektaşi inancında her yılın Şubat ayının ikinci perşembesi ‘Hızır Günü’dür ve ‘Hızır Orucu’ da, üçüncü günü Perşembe’ye denk gelecek şekilde Salı, Çarşamba ve Perşembe günleri tutulmaktadır. İllere veya bölgelere göre farklılık gösterse de; Hızır Orucu için akşamdan, “Niyet ettim Allah rızası, Peygamber himmeti, Velayet şefaati için Hızır Orucu’nu tutmaya. Allah kabul eylesin” şeklinde niyet edilir ve 00:00’dan itibaren (hiçbir şey yenilip içilmez, sahur yoktur) ertesi akşam vakti gelene kadar oruç tutulur.

Bu yıl 11, 12, 13 Şubat’ta tutulacak ‘Hızır Orucu’ boyunca geleneksel olarak sazlar çalınır, deyişler söylenir, Hızır (a.s.) ile ilgili hikayeler anlatılır.
Hızır Orucu’nda buğday taneleri ocak üzerinde kavrulur ve geleneğe göre taş değirmende öğütülür. İrmik büyüklüğündeki un bir tepsiye veya beze dökülür, bir gece bekletilir. Ertesi gün üzerinde izler varsa Hızır (a.s.)’ın uğradığına inanılır. Ve bu unun içine tereyağı katılarak (pilav/helva gibi) hazırlanır. ‘Gavut’ adı verilen bu yiyecek, komşularla birlikte dua edilerek yenilir.

“TÜM CANLARI ‘HIZIR CEMİ’NE BEKLİYORUZ”
‘Hızır Orucu’ ve akabinde yapılacak ‘Hızır Cemi’ hakkında Gazete NAZİLLİ’ye konuşan Alevi Kültür Dernekleri Nazilli Şubesi Başkanı Halit Civlez, şunları söyledi: “Özellikle Anadolu’da; Hızır (a.s.) ve İlyas (a.s.) kardeşlerin darda kalanın, zorda olanın, sıkıntıya düşenin yardımına koştuğuna inanılmaktadır. Hızır ayı da ismini Hızır (a.s.)’den almıştır. Anadolu’da özellikle Türkmen, Yörük ve Alevi kültüründe 15 Ocak – 15 Şubat arası ‘Hızır Ayı’ olarak kabul edilir. Bu ayda insanlar dayanışma ruhu ile birbirlerine yardımcı olurlar. Kurbanlar kesilir, cemler yapılır. Darda, zorda olanın yardımına koşması için Hızır Aleyhisselam’a dualar yapılır. Bu gelenek çok kadim bir gelenektir ve bizler de bunu sürdürmeye devam ediyoruz. 20 Şubat’ta da Hızır Cemimiz var. Nazillili hemşehrilerimiz başta olmak üzere, tüm canlarımızı aramızda görmek istiyoruz.
Cenab-ı Hakk; niyetlerinizi, lokmalarınızı dergahı izzetinde kabul ve makbul eylesin. Birlik, beraberliğimiz daimi olsun. Darda, zorda kalana Ali baş, Hızır yoldaş olsun.”
RİVAYET EDİLEN HİKAYELER…
Bir rivayete göre…
Hz. Ali ve Hz. Fatıma’nın oğulları İmam Hasan ve İmam Hüseyin hasta olur. Hz. Ali ve Hz. Fatıma Peygamberimizin yanına giderler. Peygamberimiz, onlara 3 gün oruç tutmalarını söyler.
Oğullarının iyileşmesini isteyen Hz. Ali ve Hz. Fatıma 3 gün oruç tutar. Birinci gün oruçlarını açacakları zaman kapıya aç bir yoksul gelmiş, onlardan yemek istemiş ve bunun üzerine Hz. Ali ve Hz. Fatıma yemeklerini bu aç yoksula vermişler. İkinci gün yine tam oruç açacakları zaman kapıya bir yetim gelmiş, yiyeceklerini bu yetime vermişler. Üçüncü günde tam oruç açacakları zaman kapıya bir tutsak gelir ve yemeklerini bu tutsağa verirler. Böylece üç gün üst üste aç kalmışlar, fakat buna rağmen oruç adaklarını yerine getirmişler.
Hz. Ali, İmam Hasan ve İmam Hüseyin’i yanına alarak peygamberimizin evine gider. Peygamberimiz karşısında Ehl-i Beyti’nin bu solgun halini görünce, “Ya Ali! Nedir bu haliniz, çocuklar niye bu kadar perişan?” diye sorar. Hz. Ali de,üç gün boyunca yaşadıklarını anlatır. Peygamber efendimiz de şunları söyler: “Ya Ali! Üç gün boyunca sizin hanenize gelen o kimseler Hızır Aleyhisselam idi. Cenab-ı Hakk, sizin sabrınızı sınamak üzere, Hızır’ı bu üç kimlikte hanenize gönderdi.”
Bu konuşmalardan sonra Cebrail nazil olur ve İnsan Suresi’nin 7., 8., 9., 10. Ayetini getirir: “Onlar kendi canları çekmesine rağmen yemeği yoksula, yetime ve esire verdiler. Biz sizi Allah için doyuruyoruz, sizden ne bir fedakarlık, ne de bir teşekkür bekliyoruz. Çünkü biz, çetin ve belalı bir günde Rabbimizden korkarız dediler. İşte bu yüzden Allah onları, o günün fenalığından esirger, yüzlerine parlaklık, gönüllerine sevinç verir.”
Bir diğer rivayete göre…
Hızır (a.s.), ölümsüzlük suyunu ab-ı hayatı bulmuştur. Allah katında nebi olan Hızır, 3 gün oruç tutmuştur. Bu orucun amacı, en zor zamanlarda birlik olup insanlar arasında dayanışmanın pekişmesini sağlamaktır.
Bir başka rivayette de…
Hz. Nuh’un gemisi fırtınaya tutulunca halk feryat edip, “yetiş ya Hızır, bizi kurtar!” şeklinde dua etmiştir. Yüce Allah tarafından bu dualar kabul olunur ve ve fırtına diner. O vakitten sonra halk, yüce Yaradan’a şükür orucu olarak 3 gün oruç adamıştır.
‘Hızır Orucu’ olarak zikredilen oruç ile; zor gündeki gibi Yüce Allah’ın insanların dar gününde yardımcısı ve gözcüsü olmasını sürdürmesi için şükredilmektedir.