Türk-İslam medeniyetinin içinden yeşermiş olan Ahilik geleneği ve teşkilatı, kültürümüzde atalarımızdan bize miras kalan önemli bir yapı taşıdır. Ahilik kardeşliktir. Ahilik her daim paylaşmaktır. Ahilik alın teriyle kazanmak, sözünde durmak ve işine haksızlık karıştırmamaktır. Merhamet ve sevginin, güzel ahlakın ve dayanışmanın yüce milletimizde ne kadar önemli bir yer tuttuğunun göstergesi Ahilik anlayışıdır.
Ahilik, Ahi Evran’dan günümüze uzanan bir düşünce ve tasavvuf yoludur. Ahi Evran dericilik mesleğiyle uğraşmış ve bir yandan insanlara ışık tutmuş, zanaatkârlara yol göstermiştir. Günümüz esnaf ve sanayi odalarının temelinde Ahilik teşkilatı ve kültürü vardır.
Ahiliğin en önemli öğretileri ve kaideleri, Fütüvvetnamelerde geçtiği gibi ticaret ve alış verişte dürüst olmak, kazancında helal yolları tercih etmek, her zaman güvenilir olmak, insanları kandırmamak, hile yapmamak, daima kardeşini, esnaf komşunu koruyup gözetmek vardır.
Yüce Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (sav) Medine’de pazar yerinde dolaşırken bir buğday çuvalına dikkat kesilir. Elini çuvala daldırdığında alttaki buğdayların ıslak, üstteki buğdayların kuru olduğunu görür ve satıcıya dönerek hepimiz için şu unutulmaz dersi verir; “Bizi aldatan bizden değildir” Bunun üzerine o kişi özür diler ve hemen ürünü tezgâhtan kaldırır.
Hakikaten İslam, bizlere dürüstlüğü, güvenilir olmayı, adaletten şaşmamayı, helal yoldan üretip kazanmayı öğretir. Öteden beri bu değerlere zaten sahip olan Türk milletinin, Müslümanlığı hemen kabul etmesinde bu değerler önemli bir etkendir. Ahilik sayesinde Anadolu’da ticaret ve zanaat hızla gelişmiştir. Ahilikte ustalar çıraklarına mesleklerini öğretirken sabırlı, hoşgörülü ve merhametlidir. Çıraklar da usta olma yolunda ilerlerken saygıyı, edebi, terbiyeyi asla elden bırakmaz. Yanlış yapan bir esnafın pabucunu dükkânın damına atmak suretiyle uyaran bu teşkilatın tabidir ki pek çok önemli değerleri ve kendine has kuralları vardır.
Kıymetli işverenlerimiz; lütfen çıraklarımıza, kalfalarımıza her şeyden evvel güzel ahlakı, güzel davranmayı, saygılı ve güzel konuşmayı öğretelim. Ufak bir hata yaptı diye hemen sert çıkıp cezalandırmayalım. Çıraklarımız ve kalfalarımız tabiidir ki hata yapabilir, yanlış yapabilir.
“Çıraklığını yapmadığın işin ustası olamazsın!” derler. Aslolan onlara sabır ve şefkatle işi dosdoğru öğretmektir. Bu çocuklar bizim çocuklarımız, bugünün çırakları yarının patronlarıdır. Geleceğin işverenleri olacak olan bu çocuklar şu anda işçi değil, öğrencidir. Sizler onların öğretmenisiniz. Çalışanın hakkını çalışana tam ve zamanında vermek Ahilik geleneğinin en başta gelen kaidelerindendir. “İşçinin hakkını teri kurumadan veriniz” diyen kutlu bir dinin mensupları olarak bize emanet edilmiş kişilerin hakkını yemeden zamanında vermeliyiz. İş yerimizde temizliği, düzeni, iş sağlığını ve iş güvenliğini sağlamalıyız. Ticaretimizde her zaman helal yoldan kazanmalı, helal olan ürünleri araştırmalıyız. Ekmek yediğimiz işyerimize haramı sokmamalıyız.
Ahilikte bir zanaatkâr için, kendi el emeği, alın teri ile ürettiği ürünlerinden daha değerli bir şey yoktur. Fakire, muhtaca yardımcı olmanın adıdır Ahilik. Veremeyene verebileceği bir müddeti kolaylaştırmaktır. “Veren el alan elden üstündür” der Peygamberimiz. O halde hep alan el değil, veren el de olmak gerektir.
Sözlerimi Ahilik kültürünün şu güzel öğretileri ile bitirmek istiyorum;
Elin, Kapın ve Sofran Açık,
Gözün, Dilin ve Belin Kapalı Olsun,
İyi Huylu ve Güzel Ahlâklı Ol,
İşinde ve Hayatında, Kin, Çekememezlik ve Dedikodudan Kaçın,
Ahdinde, Sözünde ve Sevginde Vefalı Ol,
Gözün, Gönlün ve Kalbin Tok Olsun.