ALPEREN KILIÇ

Milli ve Manevi değerlerimiz

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bir ülkeyi, bir milleti bir arada, ayakta tutan unsurlardan biri de o ülkenin, geçmişten geleceğe taşımak zorunda olduğu milli ve manevi değerleridir. Bu değerlerden uzaklaşmak o toplum için çöküşü ve yıkılışı getirir.

Milli eğitim, milli değerleri öğretmelidir. Manevi değerlerimize sahip çıkan nesiller yetiştirmek üzere çalışmalar yapmak gerekir. Bunun tersi olunca kötü sonuçlar doğar.

Misalen; Osmanlı Devleti’nin son yıllarına baktığımızda, gerçekten bunu net şekilde görebiliyoruz. Birlik ve beraberlik hislerini kaybetmenin yanısıra, Batılılaşma hareketleri ve öz benliğini bilmeyen nesillerin yetişmesi, bu yıkılışta önemli bir etken olmuştur. Osmanlılar özellikle yükselme döneminde büyük bir medeniyet kurmuş ve bu medeniyeti diğer toplumlara etkili şekilde yansıtmıştı. Balkanlar İslam toprağı haline gelmişti. İslam bugün halen varsa o topraklarda, sebebi budur. Örneğin; o devirde Avrupa ülkelerinde bir moda başlamış ve “Türk gibi giyinmek” modası hızla yayılmıştı. Başında sarığı, sırtında kaftanı ile poz veren, resmini yaptıran pek çok devlet büyüklerini saray duvarlarında görebilirsiniz. Fransa ve Polonya gibi ülkelerdeki müze ve saraylarda Osmanlı Devleti’nin kültür ve medeniyet izlerini taşıyan portrelerdir bunlar. Muhteşem Süleyman sözünü halen kullanan tarihçiler, bu büyük sultanı övmeden, tarih kitabı yazamazlar. Kanunî Sultan Süleyman Han’ın Fransa kralına yazdığı mektup meşhurdur. Ayrıca Kral ve ailesine, vals gösterileri hakkında yaptığı çok sert uyarı, bizim için bugün de ibretliktir.

Bir zamanlar medeniyet kurmuş ve aşılamış bir ecdadın torunları olarak bugün kendimizi sorgulamalıyız!

Festival alanlarında yabancı pop müzikler eşliğinde yerlerde yatarak, hoplayıp zıplayarak dans eden gençlerimizi görünce, insanın içini karamsarlık ve endişe kaplıyor. Kendi kendimize sormadan yapamıyoruz: Acaba biz bu hale nasıl geldik?

Bilinen dünyayı İslam adaleti ve şuuruyla yöneten bir durumdayken bu noktaya nasıl gelindi?

Köklerinden koparılmış bir ağaç gibi sarardı soldu ümitlerimiz.

Kaynağından koparılan bir nehir gibi kuruyup gitti düşlerimiz.

Dalından koparılan bir meyve gibi çürüdü beyinlerimiz.

Batılılaşma aslında bataklılaşmadır. Bataklık ise, içine düşeni yavaş yavaş yutar ve yok eder. Sokaklarda gördüğümüz şu iğrençlikler bu sefil bataklılaşmanın birer örneğidir. Eurovision yarışmaları ile neler neler empoze ettikleri ortada! LGBT’yi özendiren bu bataklığa bizi de çekmek istiyorlar.

Bu nedenle biz diyoruz ki; gelin kardeşler, herşeyi yaratan ve yaşatan Allah’a dönelim. Onun istediği gibi yaşayalım. Biz Ondan daha iyi bilemeyiz, çünkü O Allah herşeyi bilen, bildiren, var edendir. Herşeyin sahibi O dur. Canımız, malımız aslında O’nun elindedir. Bir saniyede hepsini kaybeden bir canlı denilen cansızız. Canımız bizim irademizde değil ki kendimize canlı diyelim. Bize ait olmayan bir paraya ‘bu para benim’ diyebilir miyiz? Bize ait olmayan bir Can nasıl bizim olabilir?

Milli ve manevi değerlerimizi yeşertmeye bebeklik döneminde başlanmalıdır. Bir anne bebeğine haram süt emzirmesin. Evine ekmek götüren bir baba haram yolda çalışmasın. Gençler evin rızkını gazino, barlarda tüketmesin. Yemeğe başlarken ‘Bismillah’ diyerek yensin, kalkarken ‘Elhamdülillah’ denilsin. Bu şekilde en baştan başlamak lazım bu eğitime. 

Bu temenniler ile bu yazıya son verirken, Rabbimden inayetini bekliyoruz. Milli ve manevi değerler eğitimi, hem ders olarak hem de projeler olarak, tüm okullarda ilk sınıftan son sınıfa kadar verilmesi için dua ediyoruz. Selametle kalın inşallah.

Milli ve Manevi değerlerimiz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin